10/01/2019

Selen GÜLGÜN & İsmail Selçuk TANRIÖVEN - Çevre Odaklı İnovasyon İçin Ortak Tartışma Zemini: Neler Öğrenebiliriz?

Selen GÜLGÜN & İsmail Selçuk TANRIÖVEN - Çevre Odaklı İnovasyon İçin Ortak Tartışma Zemini: Neler Öğrenebiliriz?

Selen GÜLGÜN

Kodluyoruz / Proje Asistanı

&

İsmail Selçuk TANRIÖVEN

Daikin / Development Support Section Manager

 

Büyüme odaklı ekonomilerde yüksek arzın yalnızca nüfusa bağlı talep artışıyla ilgili olmadığını biliyoruz, yani sadece ihtiyacımız olanı tüketmiyoruz. Teknolojik ve toplumsal gelişmelerin ortaklaşmasıyla daha hızlı üretebiliyor, dolayısıyla gereğinden hızlı ve tam ihtiyacımız olmasa da tüketiyoruz. Hızlı olana alıştığımız için hızlı olanı talep ediyor ve daha hızlı olan için çalışıyoruz. Hız, erişilebilirlik ve nicelik piyasadaki başarının ana ölçütleri haline geliyor. Peki bu ölçütler neleri dışarıda bırakıyor?

 

Tükettiğimiz şeylere her an her yerde ve uygun fiyata erişebilmek bizim arka planda görmediğimiz pek çok parasal olmayan harcama yapmakla mümkün oluyor. Örneğin tabağınızdaki et çiftlikten çıkıp size gelene kadar litrelerce su, hayvan yemi ve mazot tüketimi gerektiriyor. Bu tüketimler literatürde “hesaplanamayan maliyet” veya “dışsallık” olarak adlandırılıyor[1]. Bir başka deyişle, et üretimi durumunda harcanan mazotla ortaya çıkan karbon salınımının doğaya verdiği zarar, etin piyasa değerini ve dolayısıyla üreticiyi etkilemediğinden başarı ölçütlerinin dışında bırakılıyor.[2]

 

Dışsallıklar piyasa ölçütlerine dahil edilmeseler de çevre sağlığının dışında bırakılmaları mümkün değildir. İklim değişikliği gibi sorunlar doğrudan çevre sağlığını tehdit eder. Toplumda etkisi hissedilen sorunlar (örn. küresel ısınmaya bağlı kuraklık) toplumsal hareketlenmelere sebep olur.

 

Politika düzeyinde ise bunu iki aşamada görürüz;

 

  • Hasar tespiti/çözüm önerileri için tanımlamalar

 

  • Onarım için standardizasyon, regülasyon ve kılavuzlar

 

İlk adıma uygun olarak sürdürülebilir üretim kavramının tanımını ortaya koymakla başlayalım: Sürdürülebilir üretim; şirketlerin ekonomik, çevresel ve toplumsal iş risklerini en aza indirmeleri ve iş çıktısı ürün, hizmet ve süreçlerini geliştirmekten doğan yeni fırsatları en üst düzeye çıkarmaları hedefleyen bir üretim yaklaşımıdır. Sürdürülebilir üretim pratiği ağırlıklı olarak çevresel dışsallıkları göz önünde bulundurarak hem üretimin hem de doğanın devamlılığını garanti altına almaya çalışır. Bu noktada sağlanacak başarılar, maliyetlerde azalmaya, itibar artışına, yatırım çekmeye, inovasyonu teşvik etmeye, sadık müşterileri güvence altına almaya ve iş sürekliliğine yardımcı olabilecek çok sayıda ihtimalin varlığına işaret etmektedir. Başarısızlıklar ise para cezalarına, cezai yaptırımlara, bölgesel huzursuzluk ve kaçan müşterilere yol açabilir.

 

Başarı ve başarısızlık kriterleri de, ikinci adım olan ulusal/uluslararası kurumların oluşturduğu standardizasyon, regülasyon ve kılavuzlar olarak ortaya çıkar. Sürdürülebilir üretim konusunda OECD sürdürülebilir üretimin önemli bir parçası olan çevresel negatif etkilerin azaltılabilmesi amaçlı kapsamlı bir araç seti yayınladı (OECD Sustainable Manifacturing Toolkit)[3]. “Hazırlık - Ölçme - İyileştirme” yaklaşımını belirleyen bu kılavuz, şirketleri merkeze koyarak, ürünün tasarım aşamasında son kullanıcıya ulaşana kadar geçen süreçlerin sürdürülebilir üretime uygunluğunu ölçmeyi ve çevreye verilen zararın en aza indirilmesini amaçlamıştır. Bu doğrultuda kılavuz üreticinin;

 

- Hammadde: tedarikçinin çalışma prensipleri, hammaddenin elde edilme yöntemleri ve bu maddelerin geri dönüşüme uygunluğu,

 

- Üretim: Üretim sürecinin sürdürülebilir üretime uygunluğu,

 

- Son kullanıcı: Ürünün pazara ulaştırılması, kullanılması ve bertarafı

 

konularında göstergeler belirleyerek yenilikçi çözümlerin üretilmesine öncülük etmeyi amaçlamıştır. Şirketler bu araç setini kullanarak yaptıkları ölçümlemeler sonucunda bulundukları seviyeyi anlayabilir, üretimin bütün seviyelerinde çevresel etki farkındalığını yakalayarak, sürdürülebilir üretim, daha önemlisi sürdürülebilir ortak yaşamın devamı için inovaktif yaklaşımlarla geleceğe değer katacak iyileştirmeler sağlayabilir.

 

Ana hedefi tüketicileri çekmek olan büyüme odaklı işletmelerde sürdürülebilir üretim pratikleri özellikle yasal regülasyonlara uyum noktasında üretimi yavaşlatacak veya maliyetleri arttıracak değişimler olarak da görülebilir. Ayrıca tüketicinin sürdürülebilir ürün talebi veya sürdürülebilir üretime dair standardizasyonlar şirketler üzerinde baskı yaratır. Bu sebeple farkındalık ve değişim yaratması için ortaya konan her kavram birer pazarlama malzemesi haline gelir.

 

Yeşil Aklama (Greenwashing): Volkswagen Dieselgate

 

II. Dünya Savaşı’ndan sonra ekonomik büyüme, nüfus artışı, şehir merkezleri etrafındaki hızlı yapılaşmalar ve bazı toplu taşıma hatlarının kapanması sonucu ABD’de hususi araç kullanımı giderek arttı. Araç kullanımıyla birlikte artan karbon salınımına karşı Temiz Hava Yasası (Clean Air Act) çıkarıldı ve Birleşik Devletler Çevre Koruma Kurumu (U.S. Environmental Protection Agency - EPA) kurulmuş oldu. Kurulduğu 1970’ten bu yana her türlü taşıtın karbon salınımı için standardizasyonlar ve testler geliştiren EPA, 1970’e kıyasla binek araçlarının oluşturduğu hava kirliliğini %99 oranında azaltmayı başardı.

 

2015 yılında EPA, karbon emisyonunun azlığıyla bilinen Volkswagen’in emisyon testi sonuçlarının hatalı olduğunu açıklamasının ardından Volkswagen, araçlarında testleri yanıltacak hileli yazılımlar geliştirdiğini kabul etti ve yeniden en çevreci araçları üretme hedefine geri döneceğini belirtti. [4]Dieselgate, ‘yeşil aklama’[5] kavramının en belirgin örneklerinden bir tanesidir: Volkswagen farkındalığı yüksek tüketicileri kendine çekmek için EPA’nın standartlarına uyuyormuş gibi görünmeyi tercih etti ve 2015 yılına kadar başarılı oldu.

 

Çevreci inovasyon mümkün mü?

 

Sürdürülebilir üretime dair standardizasyon çabaları her ne kadar yeşil aklama aracılığıyla pazarlama malzemesi yapılmaya açık olsa da içeriğine uygun bir şekilde hayata geçirildiğinde çevreci inovasyonun önünü açıyor.

 

Örneğin Birleşik Krallık’taki Isothane şirketi, solvent emisyonlarını azaltmak ve yasal mevzuatlara uygunluğu sağlamak için ürettiği bina yalıtım, tekneler için yüzdürme sağlayan, köprü koruma ve yolları güçlendirme ürünlerindeki yanıcı maddeleri azaltma kararı aldı. Bunun çoğu alternatif malzemeler ile gerçekleştirildi, birkaç üretim hattı da bu bağlamda durduruldu. Şirketin araştırma ve geliştirme ekibi, iki ayını mevcut solventlerine ikame bulmak için daha az tehlikeli alternatifler araştırdı.

 

Isothane, çözücü kullanımını 150 tonluk üç tip yanıcı solventten, sadece bir tip yanıcı olmayan solventle 22 tona indirebildi. Oluşan tek maliyet dahili Ar-Ge ekibi içindi. Bununla birlikte şirket, fabrika ve depolarındaki tüm elektrikli ekipmanı, gerekli aleve dayanıklı standartlara ve diğer bazı değişikliklere uyum sağlayacak şekilde yükseltme maliyeti olan 400.000 USD tasarruf etti.

 

Ölçümün ötesinde

 

Çevresel performansı sistematik olarak yönetmek, etkili gelişimimize yardımcı olabilir ve sürdürülebilir üretimle ilgili olarak bağlılığı ve profesyonelliği gösterebilir. Çevresel hedeflerinize ulaşmak için politikalar geliştirmek, uygulamak ve sürdürmek için organizasyon yapısına, planlamaya ve kaynaklara kapsamlı bir yaklaşım sağlar. “Planla, Yap, Kontrol Et, Hareket Et” döngüsünü kullanarak sürekli iyileştirmeyi sağlayabilir. En yaygın kullanılan çerçeveler ISO 14001 standardı ve Avrupa Birliği'nin Eko Yönetim ve Denetim Planı’dır (EMAS).[6]

 

Önde gelen denetleme kurumları, hükümetler ve kurumsal yatırımcılar, piyasalar için daha kapsamlı ve yararlı bilgiler sunacak şekilde mali raporlama faaliyetlerine entegre edilmek üzere sürdürülebilirlik raporlaması[7] çağrısında bulunmaktadır (örnek için bkz. Küresel Raporlama Girişimi (GRI) Sürdürülebilirlik Raporlaması Rehberi)

 

Bir şirketin kendi başına ölçümleme yapmasının yanı sıra şirketin bütün paydaşlarının (çalışan, müşteri, yatırımcı vb.) beklentilerini anlamak adına bağımsız kuruluşlar tarafından yapılan ortak raporlamalara dahil olmak sürdürülebilir üretim konusunda genel bir çerçeveye sahip olmayı ve iyileştirmeler yapmayı kolaylaştırır. Yani burada önemli olan, belli standartlara uymak veya marka imajını korumak değil, ortak bilgiye katkıda bulunmak ve çevre odaklı inovasyon için birlikte hareket etmenin önünü açmaktır.

 

Sonsöz niyetine

 

Çevre odaklı inovasyon için yapılan ölçümleme ve strateji çalışmalarında yalnızca çevresel dışsallıkları değil, sosyal dışsallıkları da gözetmek gerekir.[8] Örneğin popülerleşen bir gıdayı üretmek için o bölgede harcanan su, bölge halkının tatlı su kaynaklarını tüketiyorsa çok geçmeden bölge halkını hastalık ve göç tehdidiyle karşı karşıya bırakacaktır. Bu yazının konusu olmasa da her bir çevresel dönüşümün bir sosyal dönüşümü de beraberinde getirdiği unutulmamalıdır.

 

 

[1] İng. externalities

[2]Corporate Watch, 2018. “A’dan Z’ye Yeşil Kapitalizm”, s. 39. Yeni İnsan Yayınları, İstanbul.

[3]OECD, 2011. “Sustainable Manifacturing Toolkit”

[4] Evannex.com, “Volkswagen Scandal and possible effects on Tesla Motors”

[5] Yeşil aklama: Çevresel olarak yıkıcı olan bir şeyin ‘yeşil’ görünmesini sağlamak. (Corporate Watch, 2018. “A’dan Z’ye Yeşil Kapitalizm”, s. 69. Yeni İnsan Yayınları, İstanbul.)

[6] OECD, 2011. “Sustainable Manifacturing Toolkit”, s.46.

[7]Bir örnek olarak Daikin Japonya 2018 Sürdürülebilirlik Raporuna verilen linkten ulaşabilirsiniz. https://www.daikin.com/csr/report/

[8] OECD, 2011. “Sustainable Manifacturing Toolkit”, s.47.

 

Diğer Yazılar

Geri Bildirim