09/11/2018

Koray DİNÇALP - Tema Odaklı Fikir Geliştirme Çalışmaları

Koray DİNÇALP - Tema Odaklı Fikir Geliştirme Çalışmaları

Koray DİNÇALP

 

KWORKS / Kurumsal İnovasyon Uzmanı

 

Circle Mezunu

 

Bir çoğunuz çalıştığınız şirketlerde “Dilek Kutusu” benzeri uygulamalara şahit olmuşsunuzdur. Hani İnsan Kaynakları’nın ışıltılı posterlerle tanıttığı, “çalışanımızı dinliyoruz” temalı uygulamalardan bahsediyorum. Hani şu sonu hiçbir yere bağlanmayan ve bir süre sonra sessiz sedasız kaldırılan...

Kurumsal firmalar için bir “girişim” gibi davranmak günden güne daha çekici hale gelse de, yapı itibarıyla kurumsal bir firmada “fikir geliştirme” süreçleri maalesef bir girişimdeki gibi işlemiyor. “Haydi fikrini söyle” demek tüm kurum kültürünü ve iş yapma alışkanlığını değiştirmediğinden, tek başına herhangi bir anlam ifade etmiyor. Bu yüzden, inovasyon yolculuklarını tasarladığım firmalarda “strateji – sistem – ekip – uygulama – entegrasyon” adımlarını izlemeye gayret ediyorum. En sık yapılan hata ise öncesini ve sonrasını kurgulamadan “uygulama” adımından başlamak.

 

Kurumsal fikir geliştirme süreçlerinde çalışanları veya girişimcileri sürece dahil etmek için bir metod belirlerken ilk önce şu soruları kendimize sormamız gerekiyor:

 

  • Ben neden fikir geliştirmek istiyorum? Bir sorunu çözmek için mi? Hiç bilmediğim bir alanda bilgi edinmek için mi? Yeni bir ürün elde etmek için mi? Vb...
  • Fikri hangi alanda geliştirmek istiyorum?
  • Fikirden çıktı olarak beklentim ne? Somut hedeflerim var mı?
  • Bu fikirleri kim hayata geçirecek?
  • Fikir üretimini teşvik için ne yapacağız?
  • Bu çıktıları şirkete kim entegre edecek?

 

Tüm bunları bir arada düşündüğümüzde, fikir geliştirme süreçlerinin bir “tema” (ingilizce sık kullanıldığı tabiriyle “challenge”) odağında yürütülmesi oldukça akla yatkın geliyor. Bunun bir sebebi, şirketin tema belirleme sırasında yukarıdaki ilk üç soruya bir cevap aramasının gerekmesi. Tema belirlemek, şirket kültürü sebebiyle, sanılandan çok daha zor aslında. Hem üst yönetimden net bir strateji iletilmesi, hem çalışanların “benim sorunum değil” mantığını terk edip çözüm odaklı yaklaşması, hem de çapraz departmanların işbirliği yapabilmesini gerektiriyor.

 

Tema belirlendikten sonra, firmanın son üç soruya cevap aramasını öneriyorum. Fikir geliştirme sürecinin havada kalmaması için ilgili takımların oluşturulması, bilgilendirilmesi ve eğitilmesinin yanı sıra, entegrasyon süreçlerinde nasıl bir anlayış benimseneceğinin sınırlarının da çok net bir şekilde çizilmesi gerekiyor. Burada görev tanımları ve süreç akışlarının net olması önemli.

 

Tüm bunlar belirlendiğinde ve sıra uygulama adımına geldiğinde, karşımızdaki seçeneklere bir bakalım:

 

  • Kurum İçi Tematik Fikir Geliştirme: Firmanın çalışanlara veya firmayla yakın ilişkisi olan taraflara (tedarikçi, iş ortağı, bayi, toptancı, servis, vb.) 3-4 tema verdiği ve yalnızca bu alanlarla ilgili fikir geliştirmesine olanak sağlanan yöntemdir. Oldukça odaklı, işi en iyi bilen kişilerin iş-ürün-hizmet geliştirmesini kolaylaştıran ve nispeten kısa-orta vadeli sorunlara iyi çözümler getirilmesini sağlayan bir sistemdir. Çalışanların yaratıcılıklarını körüklemek ve geniş bir alanda kaybolmadan, şirketin hedefleri doğrultusunda fikir geliştirmelerini sağlamak için idealdir. Fikir geliştiren kişilere yönelik bir ödüllendirme (mutlaka para ödülü olacak diye bir koşul yok) yapılması sistemi çok daha cazip hale getirecektir.

 

  • Açık İnovasyon Odaklı Fikir Geliştirme: Yine firmaların belirlediği 3-4 tema etrafında girişimcilerin firmanın bu spesifik sorunlarına çare bulmaya çalıştığı bir yöntemdir. Odaklı olmakla birlikte çok geniş yelpazede bir katılımcı profiline sahip olacağından ve işe farklı bakış açıları kazandırabilme potansiyeli yüksek olduğundan, şirkete müşteri odaklı ve yenilikçi ürün-hizmet kazandırma şansı daha yüksektir. Bu alanda genellikle aşağıdaki yaklaşımlar izlenmektedir:

 

  • Hackathon / Ideathon / Designathon: Girişimcilerin genellikle 48 saat boyunca ekipleriyle birlikte, firmanın ve girişimcilik merkezlerinin mentorluğunda bir MVP (=minimum viable product / =çalışan en basit ürün) ya da iş modeli üretmeye çalıştığı bir etkinliktir. Zaman kısıtı, çalışmanın kalitesini düşürebilmekle birlikte, getirdiği dinamizmle çok daha yaratıcı fikirlerin elde edilmesini sağlamaktadır. Ancak, hackathon çıktılarının şirket içerisinde somut bir ürüne dönüşmesi çok zordur. Kuruma çok fazla iş düştüğünden, günlük iş yükü ve çalışanların KPI baskısı sebebiyle bu tip programlardan çıkan projeler genellikle somut bir ürüne - hizmete dönüşememektedir.

 

  • Yazılım ve tasarım alanlarında daha iyi sonuçlar vermektedir.
  • Yazılım ve tasarım dışında, üründen ziyade iş modeli geliştirmeye odaklanılmalıdır.
  • Ağır sanayi firmaları için pek uygun değildir (çıktıların uygulanması çok zordur ve ciddi yatırım kararları gerektirir)
  •  
  • Fikir Yarışmaları: Belirlenen temalar çerçevesinde girişimcilerden belirli bir süre içerisinde fikir toplanması için gerçekleştirilmektedir. Çok avantajlı gibi görünmekle birlikte, kurumlar ve girişimlerin bir arada çalışabildiği örnekler çok sınırlıdır. Örnek vermek gerekirse, ortalama olarak endüstriyel bir ürünün fikir aşamasından pazara çıkana kadar geçirdiği süreç 24 ila 36 ay sürmektedir. Bir girişimin hayatta kalıp kalamayacağı ise ortalama 12 - 18 ayda belli olmaktadır. Haliyle, girişimcilerin fikirlerini alıp şirkete entegre etmek sanıldığı kadar kolay olmamaktadır. Yine de, şirket açık inovasyona alışıksa, belirli bir büyüklüğe ulaşmış ve ellerindeki hizmetle şirketin belirlediği temada çok hızlı aksiyon alabilecek girişimlerin bulunması için bir fırsat yaratmaktadır.

 

  • Olgun girişimlerin tespiti için faydalıdır.
  • Fikir aşamasından ziyade, sorunu doğrudan çözebilecek hazır bir ürünü olan girişimlerin bulunması gerekir.

 

  • Kurumsal Hızlandırma Programları: Kurumlar için başarılı olma şansı en yüksek olan yöntemdir. Genellikle bir fikir yarışmasının sonrasına kurgulanmaktadır. Bu sistemin başarı şansının yüksek olmasının sebebi, genellikle kurumların bu tip programları bir inkübasyon / hızlandırma merkeziye birlikte yürütmesi ve süreçlere sektörel mentorluk desteği vererek girişimle birlikte çalışabilmesidir. Girişimciler ellerindeki “çözüm”e fazla odaklanabildiklerinden, firmaların sorunlarının kökleri ile ilgili yeterli bilgiye sahip olmayabilir. Girişimler inkübasyon sırasında firmanın mentorluğuyla bu noktalara daha iyi eğilme şansı bulabilmektedir. İnkübasyon merkezleri, girişim ve firma arasında bir vites kutusu görevi görerek hız / güç dengelemesi yapmaktadır. Girişimciler de ihtiyaç duydukları girişimcilik eğitimlerini inkübasyon merkezlerinden, müşteri ilişkileri ve sektörel know-how’ı ise firmalardan elde ederek hızlı şekilde büyüyebilmektedir. Şirketler bu tip programlarda girişimlere yatırım yapmak da dahil olmak üzere, çeşitli opsiyonlar çalıştırabilmektedir (lisanslama, ilk müşterisi olma, iş ortağı olma, vb.).

 

  • İnkübasyon merkezleri girişimcilik eğitimini, firmalar sektörel bilgileri verir.
  • Uzun solukludur ve somut işbirliği kurma şansı yüksektir.
  • Şirketlerin girişimi yutmaya değil, kendisiyle birlikte büyütmeye odaklanması gerekir.
  • Şirketler için yeni oyun alanları, yeni hizmetler ve iş modelleri ortaya koyabilir.

 

Aslına bakarsanız, fikir, süreç olmadan pek bir anlam ifade etmiyor. Firmaların “sonuç odaklılık kabusu” ve “PR merakı”, düzgün bir ön hazırlık yapılmadan hemen fikir toplama aşamasına geçilmesine sebep oluyor. Her kurum her sorununu bir hackathonla çözebileceğini düşünmeye başlıyor. Ya da öyle görünmek istiyor. Siz siz olun, fikrin tek başına bir değeri olmadığını, önemli olanın o fikri hayata geçirebilecek, sürdürülebilir bir sistem kurmak olduğunu unutmayın...

 

Diğer Yazılar

Geri Bildirim