İrem KARAMANCI
Vestel / Eğitim Geliştirme ve Etki Değerlendirme Uzmanı
Circle Mezunu
Hayatta kalabilmek için değişen koşullara yüzyıllardır uyum sağlamaya çalışıyoruz. Ben göçebe atalarımızın uyum yeteneklerinin olağanüstü olduğunu ve toplumsal genlerle bizlere aktarıldığını düşünüyorum. Geçtiğimiz süreçte yaşlı Y kuşağının teknolojiye sağladığı uyum bence bunun en büyük kanıtıdır. Gençlik yıllarında çevirmeli telefonlarla iletişim kurarken, şimdi akıllı telefonda görüntülü konuşuyorlar. Televizyonda tek kanal izleyebiliyorken, bugün internete bağlanan televizyonlarda Netflix’ten dizi izliyorlar. Hepsinde de sürece kolaylıkla uyum sağlayabildiler. Biz çoğu zaman fark etmiyoruz hatta kullanmayı reddediyoruz ancak yaratıcı olmaya ve problem çözmeye oldukça yatkınız. Değişim gerektiğinde buna uyum sağlayabiliyoruz, gündelik problemlere doğaçlama çözümler bulabiliyoruz. Ancak değişimi fark etmek ve hazırlıklı olmak konusunda aynı başarıyı sergileyebildiğimizi düşünmüyorum.
Eldeki varsayımlar her zaman çözebildiğimiz bir problemin çözümünde yetersiz kalırsa, mevcut düzende anormallikler ortaya çıkarsa bakış açımızı değiştirmemizin zamanı gelmiş demektir. Aslında Thomas Khun’un da dediği gibi bilimsel devrimlerin ortaya çıktığı an tam bu andır. Yani mevcut paradigmalar çöküyor ve biz hayata uyum sağlamakta zorluk çekiyoruz. Bu da bizi ister istemez yeni problemler için çözümler aramaya itiyor.
Ortaya çıkan yeni problemler için aynı şekilde davranarak farklı sonuçlar alamayız. Problemi tanımlamak, neler olup bittiğini anlamak için sadece sonuçlar üzerinden analiz yapmaktansa Sonuçlar-> Davranışlar -> Yapılar -> Kavramlar ekseni üzerinde hareket edip probleme geniş açıdan bakmak faydalı olacaktır.
Bir örnek ile konuyu somutlaştırmak faydalı olabilir:
Ben X kuşağından bir yöneticiyim. Benim kontrolüm dışında gelişen olaylar nedeniyle yönetim görevimi yerine getirirken zorluklar yaşıyorum. Ekip arkadaşlarımla anlaşamıyorum, onların isteklerini anlayamıyorum. Onlar da benim isteklerimi anlayamıyorlar. İyi iş çıkaramıyoruz.
Bu problemi ben mi yarattım? – Hayır.
Bu benim problemim mi? – Evet.
Müdahale edebileceğim bir problem mi? – Evet.
Hangi davranışlar bu sonuca neden oluyor? – Kuşaklar arsındaki farklı çalışma stilleri
Hangi yapılar bu davranışlara neden oluyor? Kuşaklar
Hangi inanışlar bu yapıları inşa ediyor? X kuşağı değişime kapalıdır.
Değişim için neye ihtiyacım var? – Şu zamana kadar davrandığımdan farklı davranmaya, farklı yapılar içinde çalışmaya ve farklı inanışlara.
“Seni buraya getiren şey oraya götürmeyecek.”
Marshall Goldsmith
Yaratıcılık, farklı yollardan fikir üretme becerisidir. Şu zamana kadar yaptığın bir işi farklı yollar kullanarak yapmaktır. Yaratıcılık, hayatta kalma sürecinde ani-doğaçlama olarak da ortaya çıkabilir; değişen koşullara adapte olabilmek amacıyla yapısal olarak da üretilebilir. Yani, bize kalan mirası üzerinde çalışarak geliştirebilir ve karşılaştığımız problemleri çözebilmek için sistematik şekilde kullanabiliriz.
Herkes hayal gücüne sahiptir. Bazı insanlar yaratıcı değilim, yaratıcı çözümler üretemiyorum gibi cümlelerle kendilerine haksızlık ediyorlar. Ancak her beceri gibi yaratıcılık becerisine sahip olabilmek için de sabır gerekir. Nasıl yabancı dil öğrenirken, dil öğrenmeye yatkınlığınız olsa da belirli saatinizi öğrenmeye ayırmak zorundaysanız yaratıcı olmak için de kendinize zaman tanımalısınız.
Bir işte tecrübeli olmak elbette çok değerlidir. Mesleki bilgi ve tecrübe olmadan işlerin ilerlemesi zor olur. Ancak tecrübe yaratıcı düşünmeye ket vurabilir. Bir işi daha önce belli bir yolla başarmışsak, beynimiz problemi çözerken benzer yolu denemek isteyebilir. Amatör olmak ise daha çok soru sormayı getirir, soru sormak ise bizi farklı düşünmeye iter. Probleme daha yolun başında olan birinin bakış açısıyla bakmak yaratıcılığı geliştirecektir.
Mümkün olduğunca çok fikir üretmek çözüme giden yolda seçeneklerimizi arttırır. Çözüme ulaşma olasılığımızı arttırır. Hangi fikrin bizim problemimizi çözmemize yardımcı olacağını bilemeyiz, bu yüzden kendimizi kısıtlamadan yeni fikirler üretmeliyiz.
Bir problemin çözümü sürecinde hata yapmaktan korkarak çözüm ararsak yeni fikirleri uygulamaya koymaktan çekinebiliriz ve değişim için geç kalabiliriz.
Eğer hata yapmaktan korkuyorsanız, geliştirdiğiniz çözümleri hayata geçirmeden önce test edebilir, böylece çözümü standartlaştırmadan önce işe yarıyor mu, eksiklikleri neler ve ne gibi eklemeler yapmalıyım gibi soruları cevaplamış olursunuz.
Son olarak, deneyim paylaşmak en öğretici en yaratıcı süreçlerden birisidir. Tıkandığımız noktada kesinlikle yardım almalıyız. Aradığımız cevabı hiç ummadığımız birisinde bulabiliriz.
Perspektifimizi değiştirdiğimizde problemin çözümü kolaylaşır. Tıkandığımız noktalarda, problemi aynı şekilde ele almak yerine farklı soruları tersten sorarak farklı bakış açıları kazanabiliriz. Örnek uygulamaya buradan ulaşabilirsiniz: http://gamestorming.com/flip-it/
Farklı kaynaklardan ve konudan bağımsız olarak seçilen görseller üzerinden ekibimiz ile birlikte fikir üretebiliriz. Örnek uygulamaya buradan ulaşabilirsiniz: http://gamestorming.com/image-ination/
Diğer Yazılar